Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU - Hürriyet Gazetesi
1 sayfadaki 1 sayfası
Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU - Hürriyet Gazetesi
Kalp krizi riskinizi öğrenin
Hastalıklardan korunmak, tedaviden daha garantili ve kolay bir yoldur. Bu durumu kalp-damar hastalıklarıyla ilgili "risk analizleri" de doğruluyor. Eğer elli yaşından genç ve kalp hastalığı riski fazla olan biriyseniz "kalp riskinizi" yönetmeniz daha da önem kazanıyor. Hastalık bir kez ortaya çıktığında geriye dönmek, risk faktörlerini ortadan kaldırmak ya da azaltmak güçleşiyor, başarı şansı azalıyor.
Kalp-damar hastalıklarından korunma "koruyucu tıp"ın en ilgi çekici alanlarından biridir. Bunun birinci nedeni kalp hastalıklarının bugün de yarın da hayatı sonlandıran hastalıklar arasında birinci sırada yer alması, ikincisi "kalp koruma programları"ndan çok başarılı sonuçlar alınmasıdır. Risk faktörleri arttıkça "koroner hastası olma" ihtimali yükselmekte, hastalığı kontrol etmek güçleşmektedir.
RİSKLERİNİZİ ÖĞRENİN
Kalp hastalığını kolaylaştıran riskler arasında genetik faktörler (ailede kalp-damar hastalığının sık görülmesi, erken yaşlarda, özellikle ellili yaşların altında kalp krizi geçirenlerin sayısının çok olması), cinsiyet (kalp hastalıklarının erkeklerde daha sık görüldüğü biliniyor), yaşlanmak (yaşınız ilerledikçe kalp hastalıklarına yakalanma olasılığınız yükseliyor) gibi değiştirilemeyen faktörler varsa da değiştirilebilen, en azından etkisi azaltılabilen risk faktörleri de vardır. Fazla kilolu veya şişman biri olmak, sigara içmek, LDL kolesterolü fazla ve/veya HDL kolesterolü düşük bir bünyeye sahip olmak, şeker hastası ve/veya hipertansiyonu bulunmak değiştirilebilir risklerin arasında en önemlileridir.
DÜŞÜK RİSKİN FAYDASI
Bir çalışmaya göre (Dr. D. M. Lloyd-Jones ve arkadaşlarının yaptığı Northwestern Üniversitesi Çalışması) kalp-damar hastalıklarına yakalanmanın yaşam boyu ortalama risk oranı erkeklerde yüzde 52, kadınlarda yüzde 39’dur. Bu oran elli yaşına kadar iki ya da daha fazla risk faktörü taşıyan erkeklerde yüzde 69’a, kadınlarda yüzde 50’ye çıkmaktadır. Elli yaşına kadar kalp-damar hastalıkları ile ilgili risk faktörlerini en az düzeyde tutmayı başarabilen erkeklerde bu risk yüzde 5’e, kadınlarda yüzde 8’lere kadar düşmektedir. Yani elli yaşına kadar sigara içmeyen, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kilo problemi sorunları bulunmayan erkek ve kadınların işi daha kolaydır. Öyle görünüyor ki elli yaşa ne kadar az kalp riski ile ulaşırsanız gelecekte kalp-damar hastası olma riskiniz o kadar azalıyor. Uzmanlara göre, düşük riskli bu kişiler yani ellili yaşlara kadar neredeyse sıfır riskle ulaşabilenlerin seksenli, doksanlı yaşları yakalama olasılığı da artıyor.
YÖNETİLEBİLİR RİSK
Bu bilgilerin iki önemli anlamı var: Birincisi, kalp-damar hastalıklarının önemli bir risk grubu yönetilebilir risklerdir. Tansiyonunuzu ayarlı, kan şekerinizi kabul edilebilir seviyelerde, kolesterolünüzü iyi düzeylerde tutabilir, sağlıklı kilonuzu sürdürüp, sigara kullanmayan biri olabilirsiniz. Bu tür yanlışlardan mümkün olduğunca erken yaşlarda vazgeçebilirsiniz. İkincisi bu yanlışlardan vazgeçme ve bu riskleri sıfırlamanın ne zaman yapıldığıdır. Risklerinizi ne kadar erken kontrol altına alır ve ellili yaşlara ne kadar az riskle girerseniz kalp hastası olmama ihtimaliniz o kadar yüksektir. Bir örnek vermek gerekirse, yüksek kolesterollü ve hipertansiyonu bulunan elli yaşında birinin, altmış yaşında kalp krizi ya da başka bir koroner kalp hastalığı ile ölme riski yüzde 7’dir. Ama aynı hastanın kalp-damar hastalıkları bakımından yaşam boyu risk oranı, aynı yaşta olan fakat hiçbir risk faktörü taşımayan birinden on kat daha yüksektir.
ERKEN YAŞTA BAŞLAYIN
Bu araştırmanın sonuçlarını yorumlayan Dr. D. M. Lloyd-Jones "Önlem almaya ne kadar erken başlarsanız, yani risklerinizi ne kadar erken ve iyi kontrol altına alır ya da ortadan kaldırırsanız şansınız o kadar yükseliyor. Elli yaşında sadece bir risk faktörünün ortaya çıkması bile yaşam boyu riski önemli bir ölçüde artırıyor. O nedenle kalp hastalıklarına karşı önlem almaya ellili yaşlardan çok daha önce başlamanız gerekir" diyor.
RİSKİNİZİ YÖNETİN
Kalp-damar hastalıklarının önemli bir risk grubu, yönetilebilir risklerdir. Tansiyonunuzu, kan şekerinizi, kolesterolünüzü iyi düzeylerde tutabilir, sağlıklı kilonuzu sürdürüp sigara kullanmayan biri olabilirsiniz. Bir de bunları mümkün olduğunca erken yaşlarda yapmalısınız.
Kim genetik risk altında
Koroner risk faktörlerini yönetme konusunda herkesin dikkatli olması gerekiyor. Eğer babanız veya erkek kardeşiniz 50-55 yaşından, anne veya kız kardeşiniz 60-65 yaşından önce kalp krizi geçirmiş veya koroner kalp hastalığına yakalanmışsa çok daha dikkatli olmanız şart. Ayrıca kardeşleriniz, anne-baba, dede ve nineleriniz, yakın akrabalarınız arasında kalp krizi geçirenler veya erken yaşta koroner kalp hastalığına yakalananların sayısı fazlaysa daha çok risk altında olduğunuzu hatırlatalım.
EN BÜYÜK YANLIŞ
Daha kırkına varmadım bir şey olmaz demeyin
Kardiyoloji uzmanı arkadaşlarım "Ben gencim, bana bir şey olmaz", "Daha kırkına varmadım, kolesterol, hipertansiyon, şeker yüksekliği bana bir şey yapamaz" diye düşünmenin çok yanlış olduğunu belirtiyor, "Kalp-damar hastalıklarına yönelik risklerinizi mümkün olduğunca erken yaşlarda belirlemeye ve yok etmeye gayret edin" diyorlar. Kalp-damar hastalıklarının hem erkeklerde hem de kadınlarda ölüm sebepleri arasında birinci sırada yer aldığını ancak önlenebilir ve yönetilebilir hastalıklar içinde de ilk sıralarda bulunduğunun altını çiziyorlar.
BiR BiLGi
Hangi risk daha tehlikeli
Kalp-damar sağlığı risklerinin en önemlileri "kolesterol, kan şekeri ve kan basıncının yüksek olması, tütün mamullerinin (sigara, puro, pipo veya nargile fark etmiyor) kullanılması, kilo fazlalığı sorununun mevcudiyeti, aktivitenin azlığı, ölçülü miktarlardan fazla alkol tüketilmesi, yoğun, tekrarlayıcı stres, endişe, korku, öfke ve hiddet atakları ile birlikte giden bir yaşam"ın sürdürülmesidir. "Homosistein fazlalığı, fibrojen ve C-Reaktif Protein yüksekliği"nin de risk faktörleri arasına alınması gerekiyor ancak bunların önceki risklere oranla ne kadar önemli olduğu konusunda bir fikir birliği yok. Ortak kanaat sadece kolesterol sorununu çözmenin veya izlemenin yetmediği yönünde. Kardiyologlar kolesterol düşürücü ilaç alan ama sigara içmeye devam eden, kilo sorununu çözmeyen, stresini yönetemeyen hastalarını endişeyle izliyorlar.
KingOfForUm- Usta Üye
-
Mesaj Sayısı : 160
Yaş : 29
Yer : aLTi
İş : emek
Nick : kubi
Takımı :
MOD :
Kayıt tarihi : 19/09/08
+REP
+REP:
(145/150)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz